Rahmân ve Rahîm olan Allah´ın adıyla - Tozutup savuranlara, ağırlık taşıyanlara, kolaylıkla akanlara, iş bölüştürenlere andolsun ki, size vaad olunan şey elbette doğrudur. Hesap ve ceza mutlaka gerçekleşecektir. [1-6]

Yollara (yıldızların dolaştığı yörüngelere) sahip göğe andolsun ki, muhakkak siz, (peygamber hakkında) çelişkili sözler söylüyorsunuz. [7-8]

Ondan (Peygamber'den) çevrilen çevrilir. [9]

Cehalet içinde gaflete dalmış olan (ve "Muhammed şairdir, delidir" diyen) yalancılar kahrolsun! [10-11]

"Ceza günü ne zaman?" diye sorarlar. [12]

Ateş üzerinde azaba uğratılacakları gün (görevli melekler onlara şöyle der): "Azabınızı tadın! İşte acele isteyip durduğunuz şey budur." [13-14]

Şüphesiz Allah'a karşı gelmekten sakınanlar, Rablerinin kendilerine verdiği şeyleri alarak cennetlerde ve pınar başlarında bulunurlar. Şüphesiz onlar bundan önce iyilik yapan kimselerdi. [15-16]

Geceleri pek az uyurlardı. [17]

Seherlerde bağışlama dilerlerdi. [18]

Mallarında (yardım) isteyen ve (iffetinden dolayı isteyemeyip) mahrum olanlar için bir hak vardır. [19]

Kesin olarak inananlar için yeryüzünde ve kendi nefislerinizde birçok alametler vardır. Hâlâ görmüyor musunuz? [20-21]

Gökte rızkınız ve size vaad olunan şeyler vardır. [22]

Göğün ve yerin Rabbine andolsun ki o (size vadolunanlar), sizin konuşmanız gibi gerçektir. [23]

(Ey Muhammed!) İbrahim'in ağırlanan misafirlerinin haberi sana geldi mi? [24]

Hani onlar, İbrahim'in yanına varmışlar ve "Selâm olsun sana!" demişlerdi. O da "Size de selâm olsun." demiş, "Bunlar tanınmamış (yabancı) kimseler" (diye düşünmüştü). [25]

Hissettirmeden ailesinin yanına gidip, (pişirilmiş) semiz bir buzağı getirdi. [26]

Onu önlerine koydu. "Yemez misiniz?" dedi. [27]

(Yemediklerini görünce) onlardan İbrahim'in içine bir korku düştü. Onlar, "korkma" dediler ve onu bilgin bir oğul ile müjdelediler. [28]

Bunun üzerine karısı bir çığlık kopararak yönelip elini yüzüne vurdu. "Ben kısır bir kocakarıyım (nasıl çocuğum olabilir?)" dedi. [29]

Onlar dediler ki: "Rabbin böyle buyurdu. Şüphesiz O, hüküm ve hikmet sahibidir, hakkıyla bilendir." [30]

İbrahim onlara: "O halde asıl işiniz nedir ey elçiler?" dedi. [31]

Onlar şöyle dediler: "Biz suçlu bir kavme (Lût'un kavmine), üzerlerine çamurdan, pişirilmiş ve Rabbinin katında haddi aşanlar için belirlenmiş taşlar yağdırmak için gönderildik." [32-34]

Orada (Lût'un yöresinde) bulunan mü'minleri çıkardık. [35]

Zâten orada bir ev halkindan baska müslüman bulamadik. [36]

Orada, elem dolu azapdan korkacaklar için bir ibret bıraktık. [37]

(Samsun Kurşunlu Camii - 17.01.2015)

2,5 yıldır her cumartesi günü sabah namazından sonra devam eden Kurşunlu Camii tefsir derslerinden kaydedilmiştir.

Prof. Dr. Yaşar Kurt

OMÜ İlahiyat Fakültesi

Kur’ân-ı Kerîm Okuma ve Kırâat İlmi Anabilim Dalı Başkanı

fullscreen-exit fullscreen profile send play facebook whatsapp twitter