Zariyat Suresi [1-37] Tefsiri
Rahmân ve Rahîm olan Allah´ın adıyla - Tozutup savuranlara, ağırlık taşıyanlara, kolaylıkla akanlara, iş bölüştürenlere andolsun ki, size vaad olunan şey elbette doğrudur. Hesap ve ceza mutlaka gerçekleşecektir. [1-6]
Yollara (yıldızların dolaştığı yörüngelere) sahip göğe andolsun ki, muhakkak siz, (peygamber hakkında) çelişkili sözler söylüyorsunuz. [7-8]
Ondan (Peygamber'den) çevrilen çevrilir. [9]
Cehalet içinde gaflete dalmış olan (ve "Muhammed şairdir, delidir" diyen) yalancılar kahrolsun! [10-11]
"Ceza günü ne zaman?" diye sorarlar. [12]
Ateş üzerinde azaba uğratılacakları gün (görevli melekler onlara şöyle der): "Azabınızı tadın! İşte acele isteyip durduğunuz şey budur." [13-14]
Şüphesiz Allah'a karşı gelmekten sakınanlar, Rablerinin kendilerine verdiği şeyleri alarak cennetlerde ve pınar başlarında bulunurlar. Şüphesiz onlar bundan önce iyilik yapan kimselerdi. [15-16]
Geceleri pek az uyurlardı. [17]
Seherlerde bağışlama dilerlerdi. [18]
Mallarında (yardım) isteyen ve (iffetinden dolayı isteyemeyip) mahrum olanlar için bir hak vardır. [19]
Kesin olarak inananlar için yeryüzünde ve kendi nefislerinizde birçok alametler vardır. Hâlâ görmüyor musunuz? [20-21]
Gökte rızkınız ve size vaad olunan şeyler vardır. [22]
Göğün ve yerin Rabbine andolsun ki o (size vadolunanlar), sizin konuşmanız gibi gerçektir. [23]
(Ey Muhammed!) İbrahim'in ağırlanan misafirlerinin haberi sana geldi mi? [24]
Hani onlar, İbrahim'in yanına varmışlar ve "Selâm olsun sana!" demişlerdi. O da "Size de selâm olsun." demiş, "Bunlar tanınmamış (yabancı) kimseler" (diye düşünmüştü). [25]
Hissettirmeden ailesinin yanına gidip, (pişirilmiş) semiz bir buzağı getirdi. [26]
Onu önlerine koydu. "Yemez misiniz?" dedi. [27]
(Yemediklerini görünce) onlardan İbrahim'in içine bir korku düştü. Onlar, "korkma" dediler ve onu bilgin bir oğul ile müjdelediler. [28]
Bunun üzerine karısı bir çığlık kopararak yönelip elini yüzüne vurdu. "Ben kısır bir kocakarıyım (nasıl çocuğum olabilir?)" dedi. [29]
Onlar dediler ki: "Rabbin böyle buyurdu. Şüphesiz O, hüküm ve hikmet sahibidir, hakkıyla bilendir." [30]
İbrahim onlara: "O halde asıl işiniz nedir ey elçiler?" dedi. [31]
Onlar şöyle dediler: "Biz suçlu bir kavme (Lût'un kavmine), üzerlerine çamurdan, pişirilmiş ve Rabbinin katında haddi aşanlar için belirlenmiş taşlar yağdırmak için gönderildik." [32-34]
Orada (Lût'un yöresinde) bulunan mü'minleri çıkardık. [35]
Zâten orada bir ev halkindan baska müslüman bulamadik. [36]
Orada, elem dolu azapdan korkacaklar için bir ibret bıraktık. [37]
(Samsun Kurşunlu Camii - 17.01.2015)
2,5 yıldır her cumartesi günü sabah namazından sonra devam eden Kurşunlu Camii tefsir derslerinden kaydedilmiştir.
Prof. Dr. Yaşar Kurt
OMÜ İlahiyat Fakültesi
Kur’ân-ı Kerîm Okuma ve Kırâat İlmi Anabilim Dalı Başkanı