Esenyurt Müftülüğü'nde düzenlenen "Hz Peygamber ve Güven Toplumu" adlı konferansta konuşmacı olarak yer alan Prof. Dr. Yaşar KURT şunlara vurgu yaptı:

İman kelimesi, “her türlü korkunun gitmesi ve nefsin huzur bulması” anlamına gelen e-mi-ne kökünden türemiştir. Bilindiği gibi, Yüce Allah’ın en güzel isimlerinden birisi de “el-Mü’min” olup; “tasdik eden, emin kılan ve güven veren” anlamına gelir. Yüce Rabbimiz, kullarından her türlü şüphe ve tereddütleri kaldıran, korku içinde olanlara güven ve emniyet verendir. O’na inanmak ve güvenmek ise yegâne güven kaynağından beslenmektir.

Peygamber Efendimiz Mü’minin bu özelliğini şöyle tanımlamıştır:

“Müslüman, diğer Müslümanların elinden ve dilinden güvende olduğu kimsedir. Mümin de insanların canları ve mallarının güvende olduğu kişidir.

En büyük güven makamı olan Allah’a imanın somut bir yansıması da tevekküldür. Tevekkül, bir meselede kişinin üze­rine düşen görev ve sorumlulukları yerine getirdikten sonra, o işin tamamlanması için Allah’ı vekil tayin etmesi, bu konuda Allah’a güvenmesidir. Mü’min bilir ki O’na bel bağlamak insan için en güçlü dayanaktır. O halde O’ndan başka hiçbir varlığa sonsuz güvenilmez, güvenilmemelidir.

Emanetin Çeşitleri Nelerdir?

Ailemiz ve çoluk çocuğumuz önemli emânetlerimiz arasındadır. Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurulmaktadır: “Ey mü’minler! Kendinizi ve ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan cehennemden koruyun.” (Tahrim 66/6.)

Sağlığımız da bir emânettir. Sağlığımıza zarar veren her şeyden korunacağız. Hayatın tadı, ibadetin zevk ve neşesi, vücut sağlığına bağlıdır.

Malımız ve servetimiz bize emanettir. Bir gün malımızı nereden kazanıp nereye harcadığımızın hesabını vereceğiz.

Vatan bir emanettir. Vatan, uğrunda şehitlerin kanlarını akıttıkları toprak parçasıdır. “Toprak, eğer uğrunda ölen varsa vatandır.” sözü bunu ne güzel ifade etmektedir. Vatan bir Müslüman’ın her şeyidir. Çünkü din, namus, şeref ve bağımsızlık gibi kutsal değerler ancak vatan sayesinde kazanılabilir.

Güven Toplumu Nasıl Olmalıdır?

Güven toplumunu, güvenilir insanlar kurar.

Güven toplumunda hukukun üstünlüğü vardır. Zayıfın hakkı alınıncaya kadar herkes onun yanında yer alır.

İnsanlar, kanayan bir yara gördüklerinde bunu ta ciğerlerinde hissederler. Hiç kimse ‘Adam aldırma da geç git’ diyemez.

Güven toplumunda bir insanı öldürmek bütün insanları öldürmek gibi görülür. Böyle bir toplum, şeytanın kendisine kulluk edilmesinden ümidini kestiği toplumdur.

Güven toplumu, okyanusun pislikleri dışına attığı gibi içindeki pislikleri dışına atan toplumdur.

Bu bakımdan güven toplumunda hiç kimse ahlaksızlığın reklamını yapamaz.

Güven toplumunda insan insanın kurdu değil, yurdudur. İnsanlar birbirlerini yok etmeye, birbirlerini bitirmeye veya sömürmeye çalışmazlar.

Tam tersine güven toplumunda insanlar, kendilerini düşündükleri kadar başkalarını da düşünürler. Hiç kimse komşusu açken tok yatmaz. Güven toplumunda doğruluk, dürüstlük, ahde vefa, sevgi, saygı, hüsnü zan, ülfet, muhabbet vardır.

Güven toplumunda emanetler ehline verilir.

Güven toplumu, ilim, irfan, güzel ahlak ve hikmet toplumudur. Kısacası güven toplumu, ‘Daru’s-selam’dır. Esenlik yurdudur.

fullscreen-exit fullscreen profile send play facebook whatsapp twitter